ilişkilerde seçimlerin psikodinamikleri
Aşk kimine göre patolojik(sağlıksız) bir hal iken, kimine göre de insanoğlunun hissettiği en güzel duygu. Duygunun bütün sistemi ele geçirdiği, mantığın devre dışı kaldığı, uykular kaçıran, iştah kapatan, midede kelebekler uçuşturan, heyecanlı, neşeli hipomanik bir haldir.
Peki Neye göre aşık oluruz? Aşık olacağımız kişiyi nasıl seçemeyiz de kendiliğinden oluverir?
Bu soruların cevabı çoğu kişide farkında olunmadan işleyen bilinç dışı etkenlerdir ve kişiye göre değişir. Fakat çoğu kişide ortak olan bir etken vardır. O da ebeveynlerimiz. Her insan yavrusu doğumdan yetişkinliğe doğru ilerlerken doğuştan getirdiği özelliklerin yanında onu yetiştiren ebeveynlerin her konuda etkisi altındadır. Dünyayı onların gözünden, bakış açısından, kültüründen, inançlarından tanır ve görür. İçinde yetiştiği aile kaderini belirler. İşte bu yüzden gelişiminin üçüncü yılına doğru cinsel kimliğinin farkına vardığında kız mı erkek mi olduğunu anladığında en yakınındaki ve en güvendiği sevdiği karşı cins onun için en muhteşem, en ideal kişidir. Erkek için annesi, kız için babası. “Bir kızın ilk aşkı babası, erkeğin annesi” sözü de buradan gelir aslında. Çevrenizdeki 3-6 yaş çocukları gözlemlediğinizde fark edersiniz çocuksu flörtöz hareketlerini. Bazen bu erkek için anne değil anneanne, teyze, hala, abla v.b. kız için dede, amca, dayı, ai vb. olabilir. Yani o yaştaki çevresinde hayran olduğu karşı cins kimse o onun zihnindeki ideal kişidir. Büyüdüğünde de seçimlerini o insanlara benzer özelliklerde kişilerden seçer. Bu bazen kişilik yapısı, bazen görüntüsü, bazen bir mimiği, gülüşü, ses tonu olabilir. Hoşlanma, elektrik dediğimiz şey aslında karşımızdakinde tanıdık bir şey görmemizdendir. Sadece o tanıdık gelen şey bizi o kadar etkiler ki diğer özelliklerine bakmayız, sonrasında fark ederiz. O zamanda iş işten geçmiş olur. Öfke sorunu olan bir babanın kızı ilişkide öfkeli bir adamı, kontrolcü bir annenin oğlu kontrolcü bir kızı seçmesi tesadüf değildir.
Etrafınızda gördüğümüz ve fiziksel olarak birbirine yakıştıramadığınız çiftler vardır. Bu bunda ne bulmuş diye içinizden geçirmişsinizdir eminim. Bu sorunun cevabı; annesini yada babasını bulmuştur.
Karşı cins ebeveynleri ile problemli olan kişilerde bir çok açıdan tam tersi özellikteki kişiler seçer. Ama mutlaka bu kişilerde de yine ebeveylerinden özellikler bulunur.
Eksik olanı tamamlama
Seçimlerimizi etkileyen başka bir etkense kendimizde eksik hissettiğimiz bir özelliği partnerimizde bulma ve ihtiyacımız olan bu özelliği almak, tamamlanmak için bu kişiden etkileniriz. Güçsüz, yetersiz, eksik hissediyorsak güçlü bir partnerden, sevgi ihtiyacı olan sevgisini hissettiren birinden, ihmal edilmiş olan koruyup kollayandan hoşlanır. İhtiyacı olanı bulmanın mutluluğunu yaşar.
Bu tarz seçimler de de yine sadece bir özelliğe odaklanıldığı için gözden kaçan özellikler ilişkinin ilerleyen zamanlarında problem oluşturabilir. Biri ihtiyacı olanı almaya çalışır, diğeri anlamadığı için veremez.
Var olanı sürdürme
Bazı seçimlerde de aile ilişkilerinde ona iyi gelen anne-baba tutumlarının devam etmesini ister kişi. Kendi ebeveynlerinden ihtiyacı olanı almıştır, ona iyi gelmiştir. İlgili, sevgi dolu bir annenin/babanın oğlu/kızı aynı özelliklerdeki kişiden hoşlanır. Ataerkil kültürümüzdeki geleneksel anne modeli beklentisi de bu yüzdendir. Şartlar değiştiği için sorumlulukların paylaşılması gerçekliği göz ardı edilir bir çok erkek tarafından.
Kişilik özelliklerine göre seçimler
İlgi ihtiyacı çok yoğun olan bağımlı kişilikler, kendisine yoğun ilgi gösteren kişilerden çok çabuk etkilenir. Diğer özelliklerini umursamaz sadece ilgi için hoşuna gitmese de hayır diyemez. Duygularını yoğun yaşarlar, yoğun yaşatılmasını isterler. Sonrasında da ilgi kesilse bile ayrılmakta zorluk yaşar. Aldatılsa da, fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalsa da bu kişiler ayrılamazlar, sürekli bu durumdan şikayet etseler de. İlişkilerinde adeta kul, köle olurlar. Onları değerli hissettiren ilgidir. Bu kişiler başlarda çok ilgi gösterip sonrasında değersiz hissettiren egoist kişiliklerden çok etkilenirler. İlgi ve ilgisizlik ikilemindeki ebeveyn çocuklarıdır bunlar.
Pohpohlanma ihtiyacı olan egoist kişilikler, içlerinde hissettikleri yetersizliği kapatmak için seçimlerinde belli açılardan ön planda olan kişiler tercih ederler (güzellik, yakışıklılık, zeka, statü v.b.). İlişkilerinde övgü almak için verirler, ilgi gösterirler. Başlarda öyle davranışlar sergilerler ki karşıdakinin ayaklarını yerden keserler, çok özel ve biricik hissettirirler. Tamamen elde ettikten sonra da partnerlerini değersiz görüp umursamazlar. Bunlar da genelde bağımlı kişilikleri seçerler. Ebeveynleri sürekli, pohpohlamış, şımartmıştır.
Issız adamlar/kadınlar, ilişki ihtiyacı hissedip ilişki sürdüremeyen yalnız, özgür insanlardır. Yoğun duygular hissetseler de ilişkilerinde duygusuz gibi görünürler, partnerlerine hissettiremezler. İlişkilerinde yakınlık isterler ama yakınlık olduğunda da boğulma, işgal yaşarlar. Sürekli bir dilemma vardır hayatlarında. Ebeveynlerinin ihmal ettiği çocuklardır bunlar.
Doğru seçimler nasıl yapılabilir?
Öncelikle kendinizi, kişiliğinizi, ihtiyaçlarınızı, tanımanız anlamanız çok önemlidir.
Eksiklerinizi fark edip bir başkasının tamamlamasına ihtiyaç duymayacak; ya değişecek, yada kabullenecek noktaya gelmeli.
Büyümemiş, çocukluktaki yaralarının onarılmasına, eksikliklerinin giderilmesine ihtiyaç duyan taraflarımızı görüp olgunlaşmalı.
İlişkide rol yapmadan kendiniz olarak birbirinizi tanımalı, birlikte seyahat etmeli, evlenmeden önce en az bir yıl görüşmeli, acele etmemeli.
İlişkide birbirinize değiştirmeye çalışmamalı, partnerinizi olduğu gibi kabul etmeli. Sonradan değişir beklentisine girmemeli başta neyse sonrada öyle kalacaktır çoğu kişi. Kişi ancak kendisi isterse değişir.
İlişkide güven esastır. Güvenmediğiniz kişiden uzak durun.
Kontrolcü ve aşırı kıskanç kişiler ilişkilerinde mutlaka sorun yaşarlar.
İlişkide iki tarafta bazı özelliklerini törpülemeli, bazı özellikler kazanmak durumundadır. Ben öyleyim işine gelirse yaklaşımında olan kişilerden hayır gelmez.
“Bu beni mutlu eder” yaklaşımıyla değil de “birlikte mutlu olabilirmiyiz” yaklaşımıyla hareket edilmeli.
Değer yargıları önemlidir, aynı bakış açısı ilişkiyi besler. Farklı değer yargıları saygı gösteriliyorsa sorun olmayabilir.
Çoğu seçimlerimiz ya duygusaldır, ya mantıklıdır. Oysa duygusal olarak sevip, değer verdiğimiz kişiyi mutlaka mantık süzgecinden geçirmeliyiz. Sadece mantık yada duygu odaklı ilişkilerde mutlu olunmaz, ikisinin birlikteliği uyum ve mutluluk getirir.
Sağlık ve mutluluklar…
Psikoterapist Feyzullah ALPMAN